17 Aralık 2019 Salı

Helâl kazancın bereketi


“Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için bir ayak dışarıda, inmemek için debelenirsiniz. Tam o sahne olacak. Şoför, para üstü var mı diye aranmaya başladı.

- Üstü kalsın kardeşim” dedim.
Döndü bana doğru:
- Vaktin var mı ağabey ?” dedi.
- Evet” dedim (tek ayağım hala dışarıda)
Dörtlülere bastı, trafik dört şerit akıyor, indi araçtan. Önde bir büfe var. Gitti oraya, bir şeyler konuşup geldi. Bana 25 krş uzattı. Belli ki para bozdurmuş.

- Birader” dedim,”9.75 değil,10.50 yazsa ister miydin 50 kuruş benden?”
- “Ne alacağım ağabey 50 kuruşu!”
- Peki, niye gittin 25 kuruş için o kadar uğraştın. Üstü kalsın demiştim.”
Döndü bana, attı kolunu arkaya:
- “Vaktin var mı ağabey?”
- “Var.”
- Çek kapıyı o zaman.”

5 dakika konuştuk. İngiltere’de Profesöründen, bilmem kiminden eğitimler aldım. O taksicinin 5 dakikada öğrettiklerini, İngiliz hocalar haftalarca verdikleri derslerde öğretemediler:

- “Ağabey biz Keçiören’de 5 kardeşiz. Babam rençberdi, günlük yevmiyeye giderdi; artık inşaat falan bulursa çalışır gelir, o gün iş bulamamışsa, biz eve gelişinden, yüzünden anlardık.”

“Durumumuz hiç iyi olmadı. Akşam yer sofrasında yemek yerdik. Yemek bitince babam bize” Durun kalkmayın” derdi. Önce dua ederdik sonra babam bize sofrada konuşma yapardı.”

“Aha” dedim, “Bizim meslekten”, seminerci.
- “Ne anlatırdı baban ?”
- “Hayatta nasıl başarılı olunur ?”
” O gün inşaata çağırmazlarsa eve para getiremiyor, sonra çocuklara hayatta başarı teknikleri anlatıyor.”

- Babam işe gidince büyük ağabeyimiz onu taklit ederdi, delik bir çorapla pantolonun ceplerini çıkarır, dört kardeşi karşısına alıp “Dürüst olun, evinize haram lokma sokmayın” diye anlatırken, biz de gülerdik. Annem kızardı,”Babanızla alay etmeyin. O, hem dürüst hem de çalışkandır” derdi. 


Yan evde iki kardeş var, onların babası zengin. Babaları birahane işletiyor, ama adamda her numara vardı, kumar falan oynatırdı. Bizim yeni hiç bir şeyimiz olmadı, hep o ikisinin eskilerini kullandık. O amca mahalleden geçerken biz 5 kardeş ayağa kalkardık, çünkü bize bahşiş verirdi. Babam eve gelince ayağa kalkmazdık. Çünkü hediye, para falan hak getire. Ağabey biz babamı kaybettik. Altı ay içinde yandaki baba da öldü. Yandaki baba iki çocuğa 5 katlı bir apartman, işleyen birahane, dövizler ve araziler bıraktı. Bizim baba ne bıraktı biliyor musunuz?”

- “Ne bıraktı?”

- “Bakkal veresiyesi ve konuşmalarını bıraktı : “Evladım işinizi dürüst yapın, hakkınız olmayan parayı almayın.” Falan filan…
“Ağabey, aradan 15 yıl geçti…”

“Diğer babanın 2 oğlu şu anda cezaevindeler, ne ev kaldı ne birahane. Ailesi dağıldı.”
“Biz 5 kardeş, beşimizin Keçiören de taksi durağında birer taksisi var. Hepimizin birer ailesi, çoluk çocuğu, hepimizin birer dairesi var.”

“Geçenlerde büyük ağabeyimiz bizi topladı ve dedi ki :
- “Asıl mirası bizim baba bırakmış.”
“Hepimiz ağladık. 5 kardeş taksiciliğe başladığımızdan beri, taksimetrenin yazmadığı 10 kuruşu evimize sokmadık. Her şeyimiz var Allah’a şükür.”

Çok duygulandım, veda ettim. Tam ineceğim:
- “Dur ağabey, asıl bomba şimdi!”
- Nedir bomban ?”

- Nerede oturuyoruz biliyor musun ? O iki kardeşin oturduğu 5 katlı apartmanı biz aldık. 5 kardeş orada oturuyoruz.”

Evladınıza ne araba bırakırsınız, ne ev, ne de başka bir miras. Evlada sadece değer kavramları bırakırsınız. Bakın iki baba da evlatlarına değer kavramları bırakmışlar.

15 Aralık 2019 Pazar

Hasanın hayata dönüşün hikâyesi

Geçen gün bir bayan tedaviye geldi.
Bayandan çok yanındaki 10 yaşındaki oğlu Hasan ilgimi çekti. Çocuğun sol kolu karnına yapışık gibi duruyor hiç kıpırdatmıyordu.

Bayanın tedavisi bitince çocuğun kolunu sordum. Bir sabah birden olmuş ve 1 yıldır öyleymiş, götürmediğimiz doktor kalmadı ama düzelmedi dedi.

Çocuğun gözlerine baktım, öyle derin öyle ürkek bakıyordu ki, birden annesine; alışılmışın dışında birşey isticem sizden, oğlunuzu bana bırakın akşam 19.00 da evinize getiririm dedim. Kadın şaşırdı ama kabul etti.

Randevularımı iptal ettim, Hasan ile arabaya bindik 30 km mesafedeki sahil kenarına gittik.

Giderken, ağzımıza 8 tane sakız aldık. Ağzìmıza sığmıyordu nerdeyse ama amaç en büyük balonu şişiren Hasan olursa bütün arabaları sollucam, ben şişirirsem yanından geçtiğimiz bütün arabalara nanik yapıcaz buzlar kırılmalıydı..

Sürat yapmamak için ben kazandım

Hasan ile sahile geldik ve yüksekçe bir kum tepesine çıktık.

Hasan'a; Ben buraya çok gelirim ve kızgın olduğum kim varsa en yüksek sesle bağıra bağıra ona küfrederim rahatlarım dedim.

Simdi birlikte yapalım ve rahatladıktan sonra mayonezli patates kızartması alıp yiyelim dedim. (Burda çok meşhurdur külahta patates kızartması).

Bak önce ben rahatlıcam deyip başladım çok sevdiğim Havva'ma bağırmaya, bağıra bağıra, zavallı Havvamı yukardan aşağı boyadım.

Of çok rahatladım, sıra sende dedim.

Hasan ayaga kalktı, sustu ve sonra birden bağırmaya başladı; Babaaaa, sana anneme vurma demiyor muyum, annemin canı çok acıyor öpsemde geçmiyooor. Büyüyünce bende seni dövecem babaaa diyerek 10 dk boyunca hem agladı hem bağırdı

Yanıma oturdu.. Rahatladın mı? Evet dedi.

Hadi patateslerimizi alalım diyip yürüdük kızartmacıya.

Külahı Hasan'ın açmadığı sol koluna farkında değilmişim gibi uzatırken bir yandan da cüzdanımdan bozuk para almaya çalışıyormuş gibi yaptım.

Hasan sol kolunu uzattı aldı külahı..

Içim coştu ağlamamak için tuttum kendimi, farkında değilmişim gibi hiç üzerinde durmadım ve başka şeylerden konuşa konuşa patatesimizi yiyerek arabaya gittik.

Eve geldigimizde annesi bizi pencerede bekliyordu, görünce kapıya geldi. Arabadan indik ve Hasan'a eğildim; canın ne zaman isterse rahatlamaya gidelim olur mu diyip telefon numaramı verdim.

Hasan'a sarıldım, o da iki koluyla boynuma sarıldı.. Sonra dönüp annesine sarıldı. Annesi sevinçten kalakaldı. Eliyle, nasıl oldu diye işaret etti.

Oğlunuz ayrıntısını anlatır dedim ve ordan ayrıldım..

Sabah Hasandan mesaj geldi "günaydın kanka"

Günaydın kankişim Hasanım
Yaşanmış gerçek alıntıdır