Osman efendinin başağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osman efendinin başağrısı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ağustos 2019 Salı

Osman efendinin başağrısı


Osman Efendi bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder.
Doktor çağrılır. Doktor muayene eder,ağrı kesiciler verir, gider. Lakin Osman Efendinin başağrısı artarak devam eder.
Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar.

Osman Efendi Uşak’ın ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaat etsede hiçbir doktor çare bulamaz.

Artık geceleri uyuyamayan Osman Efendiyi İstanbul’a götürmeye karar verirler, en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır hiç bir sonuç alınamaz. Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibidir. Gü gectikçe ağrısı dayanılmaz hale gelmiştir ağrı kesici iğnelerle zar zor ayakta duruyor.

İstanbuldada derdine çare bulunmayan Osman Efendi bu defa da apar topar yurtdışına İsvicreye götürülür. Haftalarca hastanede kalır, onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır ama hiç bir Sonuç alınamıyor ve Osman Efendiye teşhis konulamaz.

Artık yerinden kalkamayan Osman Efendiye ağrı kesici iğneler verilir, ülkesine dönüp “dinlenmesi”, daha doğrusu son günlerini evinde geçirmesi tavsiye edilir. İyice müzminleşen başağrısıyla Osman Efendi bitkin haldedir, aile perişan. “Kader”denilir, Uşak’a dönülür.


Osman Efendi yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar. 

Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendinin eski berberi “Berber Mehmet” çağrılır. Berber yataktan kalkamayan Osman Efendiyi tıraş ederken, derdini berber Mehmete anlatır ve ölümü beklediğini söyler.
Berber Mehmet bir an düşünür.
“Beyim?” der, “Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın” ? der bir bakar,
“Hah işte" der.
"Kıl dönmüş. görüyorum işte dönmüş" der Mehmed efendi. Osman Efendinin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından çıkardığı cımbızla kılı çekmeye başlar, fakat Osman Efendinin çığlığını duyan odaya koşar bu çığlık nedir diye..
Yetişenler berber Mehmeti sıkıca tutan Osman Efendinin elinden alırlar cımbızın ucundaki tuttuğu yirmi santimlik kılla birlikte uzaklaştırırlar.
Osman Efendinin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır.

Ertesi gün olur, sabah Osman Efendinin aylardır ilk defa rahat bir uykudan uyandığı görülür. Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır.
O cimbızla Mehmet efendinin aldığı kıl yokmu? iste o kıl, dönerek sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ıstırapların tek sebebidir.
Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir. Ayrıca, bu gün olan görüntüleme teknolojisinin o gün olmamayışını düşünürsek konunun vahametini daha iyi anlamış oluruz.

Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet’i çağırtır ve ona bir servet bağışlar.